Milli mockupla büyüyen tasarımcılar (!) ve gizli dolandırılanlar
Milli mockupla büyüyen tasarımcılar (!) ve gizli dolandırılanlar
Çok Okunan
6 yorum Özet
Yazı Özeti Bu yazımda gizli dolandıranlar ile dolandırılanları kaleme aldım.

Milli mockupla büyüyen tasarımcılar (!) ve gizli dolandırılanlar

Her tasarım, tasarımcısının izlerini taşır. Öyle ki bazen belirli çalışmaların kime ait olduğunu bile tasarımdan yola çıkarak anlayabiliyoruz. Bu her çalışmanın yaratıcısından izler taşıdığının temel bir örneğidir aslında. Peki ya kopya içerikler?

Milli mockupla büyüyen tasarımcılar (!) ve gizli dolandırılanlar

Tasarımcı olmak ve tasarımcı görünmek

Belirli bir deneyim ve eğitim sahibi her tasarımcı özgün çalışmalar ortaya koyma konusunda zorluk yaşamaz. Hatta özgün çalışmaların tanıdığı ayrıcalıkları ve bu çalışmalarla kazandığı deneyimin farkındadır. Özgün çalışmalar eşi-benzeri olmayan ve sektör rekabetinde en büyük silahlardan biridir.

Gerçek anlamda tasarımcı olanlar işlerini ciddiyetle yapan, etkili sunum tekniklerini kullanabilen ve iletişimleri kuvvetli bireylerden oluşur. Dolayısıyla müşteri potansiyelleri de aynı ortaya koydukları çalışmaları kadar güçlüdür. Örnek alınan ve esin kaynağı olanlardır. Tasarımcı görününler ise günümüzün yeni kuşakları olarak nitelendirilebilir. İnternet üzerinde yer alan ücretsiz ya da korsan proje dosyalarını belirli şablon üzerinde oynayarak işin ticari yönüne ağırlık verenlerdir. Yani kısaca "emek hırsızları".

Bununla ilgili başımdan geçen bir anımı isim vermeden paylaşmak istiyorum.

Anı: Gizli dolandıran/dolandırılan

Tasarım üzerine bir iş teklifi aldım. Bir logo çalışmasıydı fakat işin devamında da birtakım çalışmalar olacaktı. Yani logo kısmı başlangıçtı. Birkaç alternatifiyle ve çizimle bir figür tasarladım. Figür üzerinden de logonun son şeklini oluşturdum. Beklenen ve talep edilenleri de hesaba kattığımda cuk oturan bir çalışmayı tamamlamıştım. Nitekim öyle de oldu. Çalışma çokça beğenildi ve hemen kullanıldı.

Logonun ardından birtakım arayüz tasarımlarını çalışmaya başladım. Yine logoyla uyumlu ve doğru ölçülerde hazırlanmış kapaklar, şablonlar tasarladım. Bunlar da logo kadar etkili oldu ve kısa sürede bir markanın imajını oluşturduk.

Çalışmalar tamamlandığında tempo biraz düştü. Dinlenmeye fırsatım oldu fakat kulağım gelebilecek yeni çalışmalardaydı. Ara ara gelen farklı işleri de tamamlayarak pasımı attım. Buraya kadar her şey güzeldi ve hemen hemen 3-4 aylık bir süreçti. 

Aynı çalıştığım markadan bir talep daha geldi. Fakat bu kez bir amaca hitap eden bir derneğe yönelik logo çalışmasıydı. Benim için bu da basitti. Ne de olsa çalıştığım kişiye/markaya kendimi zaten kanıtlamıştım. İstenen son çalışmanın 2-3 örneğini daha oluşturdum ve bir tasarımcının yaşadığı trajikomik şeyler başıma geldi.

İstenen çalışmanın ilk görüşmesinde özetle şunlar görüşüldü:

  • Müşteri: Bir logo istiyoruz?
  • Ben: Tabi, çalışmanın ismi ve amacı nedir?
  • Müşteri: Ali'nin İyilik Derneği. Dernek işte.
  • Ben: İsim "Ali'nin İyilik Derneği" değil mi?
  • Müşteri: Evet.
  • Ben: Tamam, başlıyorum.
İsmi gizlemek için "Ali"yi kullandım fakat asıl olay örnekleri attığımda gerçekleşti. O da şöyle:

  • Ben: (örnekleri attım).
  • Müşteri: İsim yanlış. "Ayşe'nin İyimser Derneği" olacaktı.
  • Ben: (biraz dalgınlık ve ciddiyetsiz olunabileceğini düşünerek) Tamam, düzeltiyorum.
  • Müşteri: Bunlar olmamış, bu tarz şeyler çok kullanılıyor.
  • Ben: (tamamen özgün hazırlanan ve kopya olmayan çalışmalara rağmen) Tamam, farklı örnekler deneyelim.
Devam eden süreçte farklı logo çalışmaları daha hazırlamaya başladım. 2 adet yeni logodan sonra biraz daha örnek için çabalarken bir mesaj aldım gece 23:30 civarında: "Logo işi n'oldu?". Muhtemelen o saatte uyuyorumdur. Doğal olarak hemen cevap da veremeyebilirim. Fakat hemen 1-2 saat sonrasında gelen ikinci mesaj da şu:

Senden ses çıkmayınca...

Peki bu neyi ifade ediyor? Tasarım mantığından uzak olarak kendisini hani şu meşhur "Milli Mockup"ımızı kullanarak "Designer" diye tanıtan emek hırsızları bir yana, bunun farkında olmayarak at gözlükleriyle dikine koşturan ve hatır bilmez müşteriler ayrı bir yana. Yahu internet üzerinde binlerce kez kullanılarak çoluk çocuğun eline sakız olmuş şablonu kullanan biri gelip size "Tasarımınızı ben yapayım." diyor. Sorgulamadan etmeden kabul ediyorsunuz. Ortaya çıkabilecek çalışmalar şimdiden belli. Peki sizi buna iten sorun ne? Gece yazılan mesaja o saatte uyuduğumdan dolayı cevap vermemiş olmam mı?

Renginden çizim hatlarına kadar özenle hazırlanan logolar eleştiriye açıktır. Yorumlanabilir, değerlendirilebilir ve çok da doğal olarak birden fazla revize sürecine girebilir. Fakat emeğin "e"si olmayan çalışmalar eleştirilmeden her zaman tembelliğe mahkûmdur. 

İradenizi kullanın, sorgulayın. Şablonlarla iş yürütmek pastanın kremasıdır, içini ise sadece aşçısı bilir ve bittiğinde sadece aşçısı tekrar hazırlayabilir.

Dolandırılmayacak kadar akıllı zihniyetlere ulaşılması dileğiyle.

Yorumlar aktif! Yorumlarınızda anlaşılır bir dil kullanmaya özen gösterin. İlk yorumlarınız onaya düşeceğinden hemen yayınlanmayabilir.

6 yorum

  1. eskiden formatıda sadece bilgisayarcılar atardı şimdi çoluk çocuk bile biliyor. tasarımların geleceği de böyle olacak bence şablonlar da olsa herkes tasarımcıyım diye geçinecek. aslında trajikomik bir durum 😅

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ameliyatlarımıza da morg personeli girerse şaşırmamak lazım o zaman. 😂

      Sil
  2. bu benim de başıma çok geliyor. Özellikle de revizeler cok fazla isteniyor yani işin yüzde 40ı işse 60ı revizeler oluyor neredeyse. O kdar uğraşın sonunda kabul begenilmemesi de cabas tabi 😥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu hepimizin sıkça yaşadığı bir sorun. İyi ve anlayışlı müşteriler bir yana, ne yazık ki hep yaşayabileceğimiz bir durum. Benim en gıcık olduğum şeylerden biri de işine saygı duyulmaması. Yeri geliyor saatlerini veriyorsun bir çalışmaya, aldığın cevap "Bu ne, olmamış." deniyor. Beğenmek zorunda değiller elbette ama bu üslup yanlış. 😕

      Sil
  3. Yanıtlar
    1. Bu hep işin içinde olacak bir durum. Ne yazık ki önüne geçmek mümkün olmuyor. 😐

      Sil